Etkinlik Genel

Yeşil Diyalog

Yeşil Diyalog

Hakkında: Yeşil Diyalog buluşmaları 15 yıldır düzenleniyor ve yeşil hareket tartışmalarına zemin oluşturuyor. Daha önce Yeşiller tarafından düzenlenen diyalog buluşmaları 4 senedir Yeşil Düşünce Derneği ev sahipliğinde düzenleniyor.

12. Yeşil Diyalog – Gıda Toplulukları

20 Aralık 2015’te 12. Yeşil Diyalog buluşmasını hazırladık. Bir önceki gün gerçekleşen 6. Yeşil Ekonomi Konferansında küçülme ve büyümeme teorik ve ekonomik açıdan ele alınırken 12. Yeşil Diyalog toplantısında bu teoriyi pratiğe dökerek hayata dair, yapılabilir, gerçek küçülme ve büyümeme vakaları ve mekanizmaları ele alındı. Küçülme ve büyümemenin en temel örneklerinden biri olan gıda toplulukları 12. Yeşil Diyalog’un konusuydu. Ankara, İzmir, Adana ve Çanakkale yerelinden gelenlerle birlikte 12. Yeşil Diyalog etkinliğinde 84 kişi buluştu. Sivil toplum üyeleri, öğrenciler, akademisyenler, ekonomistler, üreticiler, tüketiciler, gıda kolektifi üyeleri ile bir araya geldik.

13. Yeşil Diyalog –  Zor Zamanlar

Yeşil Diyalog’da şiddetsiz direniş, yerel gıda hareketleri, iklim değişikliği, demokrasi ve gençler konuşuldu.

Açılış oturumunda Monica Frassoni (Avrupa Yeşiller Partisi Eşsözcüsü), Aydın Engin (Cumhuriyet Gazetesi), Anne de Boer (Bureau de Helling) ve Özgecan Kara (Yeşil Düşünce Derneği) konuşmalar yaptı. Avrupa Birliği’nin şu andaki durumu, Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki mevcut siyasi ortamı nasıl gördüğü, Türkiye’nin AB üyelik sürecini dondurma konusundaki Yeşiller’in durumu gibi konular konuşuldu.

“Şiddetsiz Direniş” oturumunda katılımcılar, katıldıkları, tanık oldukları ya da duydıkları protesto / eylemlerden örnekler verdi ve daha sonra bu belirli eylemi başarılı kılan özelliklerin neler olduğunu araştırmaya çalıştı.

“Trump’a Rağmen İklimi Kurtarmak” oturumunda İklim İçin’den Ümit Şahin ve Menekçe Kızıldere COP22 gözlemlerini paylaştı. Sıcaklık artışını 2 C’nin altında tutmak için nelere ihtiyaç duyulduğunu, Trump yönetiminin Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın iklim politikalarını nasıl etkileyebileceği gibi konulara değinildi.

Yeşil Siyaset Platformu tarafından organize edilen Demokrasi İçin Birlik Hareketi’nden Nesrin Nas ve Sevil Becan’ın konuşmacı olduğu “Zor Zamanlarda Demokrasi ve Birlik” oturumunda, muhalefetin daha güçlü olabilmesi için birleşik bir cephe kurmak, tböyle bir birliğin örgütsel yapısının nasıl olması gerektiği, kapsayıcı bir sürecin nasıl takip edilebileceği ve bu tür bir girişim için gelecekte nasıl bir tartışma yürütülebileceği tartışıldı.

Genç Yeşiller, ülkenin koşullarından kaynaklı endişelerini paylaştıkları “Gitmek mi Zor Yoksa Kalmak mı” oturumunu düzenlediler. Katılımcılar Türkiye’de kalma ya da ayrılma konusundaki düşüncelerini ve bu iki kararın nedenleri ile zorluklarını konuştular. Bu grup çalışmaları, katılımcıların Türkiye ve yurtdışındaki en büyük kaygılarını görmelerine ve daha umutlu olmak için ortak zemin ve ne tür politikalar izlemek gerektiği açısından verimli bir tartışma ortamı yarattı.

14. Yeşil Diyalog – Alternatifler
Açılış konuşmasını Brüksel Bölgesi eski Çevre Bakanı ve Avrupa Yeşiller Partisi Komite Üyesi Evelyne Huytebrocke yaptı. Huytebrocke Bakan olduğu dönemde Brüksel bölgesinde gerçekleştirdiği pratik deneyimleri ve tüm bu alanlarda yeşil dönüşümün mümkün olduğundan bahsetti.

Ardından İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve Yeşil Düşünce Derneği üyesi Ümit Şahin Türkiye ve dünyada yeşil hareketin dünden bugüne ne aşamaya geldiğinden, Türkiye’deki yeşil hareketin mevcut durumundan, sunabileceği alternatif politikalar ve çözüm önerilerinden bahsetti.

Açılış konuşmalarının ardından verilen arada katılımcılara Kadın Kadına Mülteci Mutfağı tarafından hazırlanan yiyecekler ikram edildi.

Aranın ardından Sokak Bizim Derneği’nden Arzu Erturan ulaşım, Mersin Kültürhane’den Ayşe Gül Yılgör eğitim ve WWF’ten Mustafa Özgür Berke enerji üzerine birer sunum yaptılar.

Sokak Bizim Derneği’nden Arzu Erturan Türkiye’de ve İstanbul özelinde trafik yoğunluğu ile ilgili istatistikleri paylaşıp önlem alınması gereken acil bir problem olarak vurguladığı trafik sorunuyla ilgili yapılabilecek alternatifler, yayaların ve bisikletlilerin kaldırım işgallerinden ötürü yaşadıkları sorunları fotoğraflarla sosyal medyada paylaşarak bu meseleye dikkat çekmek için geliştirdikleri alternatif kampanyalar hakkında bilgiler verdi.

Akademisyen  Ayşe Gül Yılgör, Mersin Üniversitesi’nden KHK ile işlerinden uzaklaştırılan bir grup akademisyenin bir araya gelerek çalışmalarına devam edebilmek amacıyla Mersin’de dayanışma usulü kurdukları Kültürhane isimli mekandan deneyimlerini paylaştı. Mekanın kurulması sürecinde ve sonrasında yürüttükleri alternatif eğitim modelleri üzerinden örnekler paylaştı.

WWF’ten Mustafa Özgür Berke ise kirli enerjiye karşı mücadelede gelinen noktaya ve bunun alternatifi olan yenilenebilir enerjiye geçiş hakkında bilgiler verdikten sonra temiz enerjinin Türkiye’de ne kadar kolay uygulanabilir olduğuna dair bir sunum gerçekleştirdi.

Sunumların ardından 1 saat süren soru/cevap ve forum düzenlendi.

Aynı günün akşamında ise Türkiye’deki yeşil hareketten yaklaşık 120 kişinin bir araya geldiği bir yemek düzenlendi. Yemek Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşil Siyaset Platformu’nun ortaklığıyla düzenlendi. Yeryüzü Derneği, Yuva Derneği, WWF, TEMA, Buğday Derneği gibi Türkiye’de yeşil politikanın öncüsü sivil toplum örgütlerinden insanlar da yemeğe katıldı.

15. Yeşil Diyalog – Kırsal & Kent Diyalogları

Yeşil Düşünce Derneği tarafından Kırsal & Kent Diyalogları başlığıyla 15 Aralık’ta düzenlenen on beşinci Yeşil Diyalog yaklaşık 150 kişinin katılımıyla Cezayir toplantı salonunda gerçekleşti.

Diyalogda bu yıl kentte ve kırsalda dayanışmacı, ekolojik, eşitlikçi alternatif alanlar yaratan bireysel ve kolektif girişimlerin hikayeleri ve faaliyetleri konuşuldu.

Kent kır arası bağlar, kavramlar ve uygulamaların tartışıldığı ilk bölümde Yeşil Düşünce Derneği’nden Güneşin Aydemir kentsizler ve köylüler için buluşma rehberi ve Yaşama Dair Vakıf’tan Mehmet Ali Çalışkan bir arada barış içinde ama nasıl başlıklı birer sunum gerçekleştirdiler.

3 bölüme ayrılan diyaloğun ikinci bölümünde kenti ve kırsalı dönüştürmeye dair aralarında EkoHarita, Şehir Plancıları Odası, Bir Tohum Vakfı, Anadolu Meraları, Komşu Kapısı, GEF/SGP, Maide Mutfak, Good4Trust, Kır-Kent Ağı, Kokopelli Şehirde ve Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nin de olduğu çok sayıda kurum ve birey yürüttükleri projeleri, hikayeleri, başarı ve başarısızlık hikayelerini paylaştılar. Katılımcılarla birlikte yürüyen tartışmalarda kentte ve kırsalda yapılabilecekler üzerinde duruldu.

Diyaloğun üçüncü bölümünde günlük yaşam pratiklerinden yerel seçimlere kadar yeşil siyasetin uygulanma alanları, politik alternatifler ve güncel siyasete dair forum tartışması gerçekleştirildi.

16. Yeşil Diyalog

16 yıldır her sene farklı bir tema çerçevesinde yeşil politikalar üzerine tartışmak, fikir alışverişi yapmak, deneyim paylaşmak ve politikaların yeniden üretim süreçlerini desteklemek üzere toplanan Yeşil Diyalog’da bu sene yaklaşık 200 kişi “Yükselen Yeşil Hareket”i konuşmak üzere bir araya geldi.

Turan: Yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var

Toplantının açılış konuşmasını yapan Yeşil Düşünce Derneği Genel Koordinatörü Sevil Turan, bu buluşmalarla Türkiye demokrasisin gelişmesi için ekolojik ve siyasi tartışmaları bir diyalog içerisinde gerçekleştirmenin önemli olduğunu söyledi. “Bir yandan krizler ve felaketler çağındayken, bir yandan da Yeşillerin oluşumunda rol oynayan toplumsal hareketlerin güçlendiği bir dönemden geçiyoruz” diyen Turan, içinde bulunduğumuz duruma yeni bir siyaset anlayışı gerektiğini söyledi.

Özkan: Yükselen bir harekete şahit oluyoruz

Sonrasında söz alan Emine Özkan da Yeşiller Meclisi adına bir açılış konuşması gerçekleştirdi. Tüm dünyada büyük ses uyandıran Gelecek için Cumalar ve Yokoluş İsyanı hareketlerine değinen Özkan, “Sizce bizleri de derin uykumuzdan uyandırmadılar mı? Umudumuzu, cesaretimizi beslemediler mi?” sorularını sordu. Özkan konuşmasına şu ifadelerle devam etti:

“Bu soruya cevabı evet olanların sayısı her geçen gün artıyor. Biz de yükselen bir harekete şahit oluyoruz. 28 Eylül 20019’de Yeşiller Meclisi’ni kurduk. Yeşil hareketin içinden gelen kadın, LGBTİQ+, ekoloji, yerel, iklim hakları konusunda aktivizm yapan birçok kişinin bir araya gelmesiyle oluşturduk. Dünyada yükselen yeşil hareketi ele almak ve Türkiye’de bunu nasıl canlandıracağımızı konuşmak için bir diyalog oluşturmak istiyoruz.”

Avrupa Yeşilleri Milletvekillerinden video mesaj

Buluşmanın başlangıcında Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eş Başkanı Ska Keller ve Almanya Milletvekili Micheal Bloss’un yolladığı video mesajlar gösterildi. Keller ve Bloss Türkiye’de iklim adaleti, insan hakları, demokrasi mücadelesi ve ekoloji politikalarının bütüncül ve aktif bir şekilde savunulması için güçlü bir yeşil harekete ihtiyaç olduğunu ve diyalog buluşmasının bu umudu artırdığını belirttiler.

Küresel siyaset ve Avrupa’daki yeşil hareketler

Son yıllarda özellikle Avrupa’da Yeşillerin yakaladığı siyasi başarıların değerlendirileceği birinci oturumda yeşil hareketin dünya politik gündemi içindeki yeri, gittikçe ağırlaşan iklim krizi ve buna karşı gelişen hareketlerin sosyal ve siyasal etkileri konuşuldu.

“Küresel Siyaset ve Avrupa’daki Yeşil Hareketler” başlığında gerçekleşen oturumda moderatörlüğünü gazeteci Işıl Sarıyüce üstlendi. Konuşmacılar olarak Avrupa Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Evelyne Huytebroeck ile İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve İkinci Yeşiller Partisi dönem Eş Sözcüsü (2010-2012) Ümit Şahin yer aldı.

Huytebroeck: Mesajımız umut ve değişim

Evelyne Huytebroeck “Yükselen Yeşil Hareket: Avrupa’da Yeşillerin 2019 yılı seçim başarıları/Avrupa’da Yeşil ve Sosyal Politikalar” başlığında bir konuşma gerçekleştirdi. Uzun bir zamandır yeşil hareket içerisinde olduğunu söyleyen Huytebroeck, Yeşiller Partisi’nin tarihi hakkında bilgiler paylaştı:

Biz, çevre ve ekolojinin yanında insan hakları, dış ilişkiler ve kültür konusunda da gündemleri olan bir partiyiz. Aynı zamanda sokak hareketiyle, gençlerin protestolarıyla da bağlantılı bir hareketiz. Ancak hareketleri sahiplenmeden destekliyoruz. Mesajımız: umut ve değişim.

Ekolojik krize karşı dönüşümle beraber adil dönüşümü savunuyoruz. Avrupa Birliği yanlısı bir partiyiz ancak farklı bir Avrupa tahayyül ediyoruz. İnsan haklarının korunduğu, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı, ulusalcılığa karşı mücadele edilen bir Avrupa istiyoruz.

‘İlk defa 5 ülkede ulusal olarak güçlüyüz’

Yunanistan’dan Portekize, Almanya’dan Türkiye’ye pek çok ülkeyi bir araya getiren bir federasyon partisi olduklarını söyleyen Huytebroeck, seçmenlerinin genel olarak genç, şehirli ve AB yanlısı olduğunu söyledi. Avrupa Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü, 2019 yılında parti için yaşanan gelişmeleri ise şu şekilde aktardı:

Brexit ile birlikte Parlamento’daki varlığımız da azalacak. Ancak gene de umudumuz var. Bir yandan yükselen hareketler bize umut veriyor bir yandan da 2019 seçimlerinde elde ettiğimiz başarılar. İlk defa 5 ülkede Finlandiya, İsveç, Lüksemburg, Litvanya ve Avusturya’da ulusal anlamda güçlüyüz. Berlin, Viyana ve Helsinki gibi büyük şehirlerde de yer alıyoruz.”

En son İstanbul ziyaretinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşme yaptıklarını söyleyen Huytebroeck, kendisiyle iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuklarını söyledi. Huytebroeck konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Eminim İstanbul içerisinde yapılabilecek çok fazla şey var. Türkiye’nin bütün bu değişiklikler için merkezi bir noktada olduğunu düşünüyorum.

Şahin: Türkiye’de Yeşiller Partisi’ne ihtiyaç var

Oturumun devamında Ümit Şahin “İklim Aktivizmi Ve Sosyal Hareketlerin Siyasete Etkisi” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasına en sonda söylemek istediği noktayı en başta söyleyerek başlamak istediğini söyleyen Şahin “Türkiye’de mevcut iklim hareketi, iklim krizi ile mücadele için Yeşiller Partisi’ne ihtiyacımız var” dedi. Ümit Şahin konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

30 sene önce muhalefet bize daha çok hitap ediyordu ancak şu anda yasaları değiştirerek mücadele etmek zorundayız. Birçok nedeni var. Çünkü iklim kriziyle mücadele ancak demokrasi mücadelesiyle anlam kazanıyor. Bu da ancak partileşme seviyesinde mümkün görünüyor. Daha kolay değil ama mümkün.

Dönüşüm için bir yol da iklim ve ekolojik kriz konusunda adım atma niyeti olmayan mevcut iktidarları ve diğer partileri alttan gelen bir baskıyla değişime zorlamak. Ancak bu mümkün değil. Almanya’nın kömürden kurtulmak için 2035 tarihini vermesi Yeşillerin baskısıyla gerçekleşti. Ancak bu tarih çok geç. Bunu sağlayacak olan da Yeşillerin iktidarda olması.”

‘Avustralya yangınları önümüzdeki yılların ön gösterimi’

İklim krizinde yeni bir aşamaya girildiğini söyleyen Şahin, Avustralya’da Türkiye yüz ölçümünün beşte birine denk gelen 18,6 milyon hektarın yanmasının bunun bir örneği ve gelecek yılların ön gösterimi olduğunu belirtti. Bu sebeple üretilecek politikaların da bu değişime cevap vermesi gerektiğini söyleyen Şahin şu değerlendirmelerde bulundu:

Karbonsuzlaşmaya yönelik talebimizin ciddi ve duyulur olması gerekiyor. Çok hızlı karbonsuzlaşma mevcut neoliberal yapıda mümkün olmayacak. Bunun ancak büyümeme dediğimiz küçük işletmelere, kooperatiflere ağırlık verilen bir ekonomi ile mümkün olduğunu, bu ekonomiyi de bugünden kurmamız gerektiğini konuşmamız gerekiyor. Bunun pilot olarak mümkün olduğunu gösterelim aşaması geçti. Artık bunu ülkenin politikası haline getirmemiz gerekiyor.

Diğer siyasetlerin iklim krizi hakkında bir politika gerçekleştirmelerini bekleyemezsiniz. Bu kalkınma anlayışları gibi temel değerleriyle çelişir. Bunu hem deneyimden hem de ilkesel olarak biliyoruz. Daha fazla felaket beklemeden, harekete geçmeliyiz.”

Huytebroeck: Çoğu kişinin günlük problemleri var

Sunumların ardından oturum soru-cevap bölümüyle ilerledi. Kolaylaştırıcı Işıl Sarıyüce’nin “İstanbul gibi koca bir metropolde yaşıyoruz. İklim değişikliğinin somut siyasete dönüşmesi anlamında İstanbul’da yapabileceğimiz neler var?” sorusunu Evelyne Huytebroeck şu şekilde cevap verdi:

Enerji ve yalıtım konusunda yapılacak çok şey var. Biz Brüksel’de başladık ancak biliyorum çok masraflı bir süreç. Çevre ve iklim konusunu sosyal ve ekonomik koşullarla bağlamadığınız sürece çözüme ulaşamazsınız. Çoğu kişi için günlük problemleri var, işsiz insanlar var ve iklim ekoloji konularına çok önem veremiyorlar. Yalıtım, sürdürülebilir gıda gibi programlar eğer ilk olarak ekonomik olarak dezavantajlı gruplara uygulanırsa enerji için harcadıkları para azalacak ve refahları artacak. Aynı durum istihdam için de geçerli. Eğer su, yenilenebilir enerji gibi konularda iş yaratabileceğinizi gösterirseniz o zaman bir şeyler kazanabilirsiniz. Sadece iklim ve biyoçeşitlilik hakkında konuşmak işe yaramayacak.

Şahin: Yeşil siyaset değişim talebine cevap verebilir

Ümit Şahin ise “Türkiye’nin malum siyasi ortamında Yeşiller Partisi’nin önemi ne?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

Zor bir dönem yaşadık. Ancak şu anda demokrasi ve ekoloji krizi öyle bir noktaya geldi ki Türkiye’de mevcut iktidar büyük ölçüde bir çözülme yaşıyor. Bu çözülme dönemi yeni bir siyasi partinin oluşmasının tam zamanıdır. Değişim talebi toplumun farklı kesimlerinden, ama bu sefer ağırlıklı olarak gençlerden geliyor. Yeşiller hiç seçimlere girmediği için denenmemiş, yeni, güvenilir, dinamik bir hareket olarak görülüyor. 50 senedir söylediğimiz şeyler misliyle başımıza geliyor. Gerçekleşmesi kötü tabii ama bu durum değişim talebine yanıt verecek odağın yeşil siyaset olduğunu gösteriyor.

Sağ popülizmin alternatifi olarak yeşil siyaset

Öğleden sonra gerçekleşen “Sağ Popülizm ve Kutuplaşma Karşısında Yeşil Hareket” isimli ikinci oturumda ise yeşil hareketin, özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi konularda ortaya koyduğu politikalar ile sağ popülizm karşısında oluşturduğu alternatifler konuşuldu.

Oturum, gazeteci Pelin Cengiz’in moderatörlüğünde; araştırmacı-gazeteci Sezin Öney, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Yeşiller Meclisi Üyesi Ahmet Atıl Aşıcı ile tarihçi ve araştırmacı Orhan Esen’in sunumlarıyla gerçekleşti.

2019’un farklı bir yıl olduğunu söyleyen Cengiz, “Hem gelecekte olmasını beklediğimiz iklim krizinin etkilerini daha fazla yaşadığımız bir yıl olarak tarihe geçti. Hem de bir yandan da umut verici bir iklim hareketi doğdu. Gençler ve çocuklar ilk defa sorumlulardan kendi geleceklerinin hesabını soruyorlar. Bütün bu gelişmelerin yanında dünyadaki pek çok ülkede sağ popülizmin yükselişine şahit oluyoruz” diyerek sözü konuşmacılara bıraktı.

Öney: Popülist partilerin tutarlı çevre politikası yok

Oturumda ilk olarak Sezin Öney “Sağ Popülizm ve Yeşil Hareketin Çatıştığı Alanlar” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Son yıllarda merkez siyasetin parçalandığına ve çok fazla oy kaybettiğine değinen Öney, popülist partilerin bu boşluğu doldurarak siyasete girdiğini ve bu yüzden popülizmin de çok fazla konuşulmaya başladığını söyledi.

Ben Stenley’in 2008 yılında “Popülizmin civa gibi olan doğası onu ciddiye almaya çalışanları sıklıkla çileden çıkarmıştır” sözünü hatırlatan Öney, ilerleyen yıllarda da kavramın muğlaklığının giderilmediğini belirtti.

Latin Amerika popülizmi ile bugünün popülizmi arasında büyük farklar olduğunu söyleyen Öney, yeni bir popülizm ayrımı yapmanın şart olduğunu belirtti. Konuşmasının devamında popülist partilerin çevre politikalarına değinen Öney şu değerlendirmede bulundu:

Sağ popülistler halkın, sıradan insanların gerçek çıkarları adına konuştuklarını öne sürüyorlar ama genel olarak baktığımızda tutarlı bir çevre politikası sunan tek bir sağ popülist parti bile yok. Sağ popülist partilerin iklim krizi politikalarında söylem farklılıkları var. Almanya’da AFD, Paris Anlaşması’na karşı ve iklim krizi ile ilgili bilimsel verilerin doğruluğunu sorguluyor. Türkiye’de de çevre politikalarının oluşmaya başlaması mecburiyet haline geldikçe büyük ihtimalle bizde de bu argümanlar ortaya çıkmaya başlayacak.

‘En tehlikelisi yapar gibi görünmek’

Uyguladıkları iklim krizi politikalarına göre partilerin üç temel yaklaşım benimsediklerini söyleyen Öney “Bir yandan Almanya’da AFD partisi gibi iklim inkarcısı partiler varken, bir yandan Çekya’daki Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) gibi konuya nötr duran partiler var” dedi. Öney, en büyük sıkıntının ise iklim krizini kabul eden ama ‘yapar gibi’ görünen partiler olduğunu söyledi:

Finlandiya Finler Partisi (PS), Macaristan Fidesz Partisi, Letonya’da Ulusal İttifak (NA) partileri bir yandan iklim krizini kabullenmiş ve buna yönelik çalışıyormuş gibi gözükürken aslında gerçek bir politika oluşturmuyor. İlerleyen yıllarda da çoğu ülkenin bu çizgiye kayacağını düşünüyorum.

En büyük tehlikenin ‘yeşil riya’ olarak adlandırdığı bu durum olduğunu söyleyen Öney, “Greta Thunberg’in de dediği gibi politikacıların, iklim krizi meselesini bir PR aracı olarak kullanmaya başladığını görüyoruz” dedi. Öney, son olarak yeşil siyasetin bu riya ile nasıl mücadele edeceğine yönelik cevaplar üretmesi gerektiğini söyledi.

Esen: Budapeşte’den öğreneceğimiz çok şey var

Oturum Orhan Esen’in gerçekleştirdiği  “Budapeşte Yerel Seçimleri Bir Öğrenme Alanı Olabilir Mi?” sunumuyla devam etti. Yeşil hareket denildiğinde en çok Avrupa’nın batısının odağa alındığını söyleyen Esen “Bunun bir istisnası varsa o da Budapeşte” dedi.  Macaristan’ın geçmişte çok umutsuz bir noktada olduğunu söyleyen Esen, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

İyi ki Macaristan’da yaşamıyorum sözünü çok fazla söylemiştim. Çünkü orada da popülist bir yönetim var. Ülkenin; anayasanın keyfi değiştirilmesi, güçler ayrılığının azaltılması, basının susturulması gibi Türkiye ile birçok benzerliği var. Ancak bir fark var. Bizim Kürtler, Aleviler gibi birçok demokratik bloğumuz var. Macaristan’da bu bloklar yok o yüzden siyaset yapmak zorundalar.

‘Yeşiller Partisi diğer siyasi partileri bir araya getirdi’

Yeşiller Partisi’nden 2014 seçimleri öncesinde ayrılan küçük bir blokun altılı bir koalisyon oluşturarak uyguladığı başarılı politikalara değinen Esen, partinin kısa sürede Avrupa’dan edindiği deneyimlerle kendisini geliştirdiğini söyledi.

Küçük bir partinin diğer partileri bir araya getirerek onların ivmelenmesini sağlamasının oldukça önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Esen, Yeşil Parti’nin 2014 yılındaki bölünmesini bilmenin bu süreci daha iyi anlamamızı sağlayacağını belirtti:

‘Başka siyaset mümkün’ isimli Yeşil Parti girdiği ilk seçimlerde yüzde 7 oyla 15 milletvekili sokuyor.  Bir sonraki 2014 seçimlerinde tek başlarına devam etmek istiyorlar. İçinde bulunan bir kesim ise ittifak partisi öneriyor. Bu öneride bulunan “Macaristan için Diyalog” kanadı 2013’te ayrılıyor. İttifak yanlısı olan gruptan Gergely Karácsony’nın da çok etkili olduğu bu süreçte Karácsony Budapeşte Belediye Başkanlığını kazandı. Bizim de Türkiye’de bu başarılı örneği göz önünde tutmamız gerekiyor.

Aşıcı: Daha önce de faşizmin yükselmesine tanık olduk

Oturumun son konuşmacısı olan Ahmet Atıl Aşıcı “Yeşil Yeni Düzen” üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Macaristan’da yükselen aşırı sağ ile Yeşil Yeni Düzen arasında bir bağlantı olduğunu söyleyen Aşıcı, aslında popülizmin yükselişinin ilk kez olmadığını söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

1929’da gerçekleşen ve tüm dünyaya yayılan ekonomik krize cevap bulunamadığında aşırı sağ bu zemini çok iyi kullanarak sağ faşizmin yükselmesine sebep oldu.  Bu dönemde krize karşı üç tane cevap üretildi. Bunlardan iki tanesi insanları ve toplumları hezimete sürükleyen faşizmdi, bir tanesi ise umut vadeden sosyal demokrasiydi. 1929’da nasıl sosyal demokrasi yükseldiyse, günümüz krizinde de benzer kapsayıcılıkta bir kavramın uygulaması gerekiyor. Bu da bize Yeşil Yeni Düzen’i getiriyor.

‘2012 yılını mumla arar hale geldik’

 Dünyada aşırı sağ yükseliyor ama gençlere sunduğu bir vaat yok, yoksulluk artıyor, işsizlik artıyor ve iklimi mahvetmeye devam ediyoruz. Buna tepki olarak da yeşil hareketin yükseldiğini görüyoruz. Türkiye’de de artan bir otoriterleşme var. Vizyon 2023 politikalarında da görüldüğü gibi klasik anlamda kalkınmacı bir söylem var. Bu vizyon 2012’de ilan edildi ve biz bu yılı bile mumla arar hale geldik. İşsizlik ve kişi başına düşen gelir azaldı ve biz hala Kanal İstanbul’u tartışıyoruz.

‘Kanal İstanbul Türkiye’yi fakirleştirecek’

Kanal İstanbul’u mevcut ortamda savunanların argüman olarak ekonominin hareketleneceği ve güçleneceğini gösterdiğini söyleyen Aşıcı, “Eğer Kanal İstanbul yapılırsa Türkiye daha da fakirleşecek. Maaşlar asgari ücrete doğru evirilecek. Eğer otoyollar, köprüler ve havaalanları bize istediğimiz ekonomik gelişmeyi verecek olsaydı şu anda bu krizi yaşamazdık. O yüzden bu kalkınmacı ekonomi anlayışını değiştirmemiz gerekiyor” dedi. Aşıcı konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı:

Yeşil Yeni Düzen oldukça kapsayıcı bir program. Yıllar önce bunu küçük bir Yeşil Parti savunurken şu an ABD ve Avrupa Birliği tarafından da kullanılan ana akım siyasetin içine girmeyi başardı.

Türkiye ekonomisinin bir dönüşüme ihtiyacı var. Sadece ekonomiyi kurtarmak yetmiyor, artan toplumsal eşitsizliği, yoksulluğu, iş kazalarını, iklim kriziyle mücadeleyi öne çıkarmak gerekiyor. Politikalarda ortaklaşmamız gerekiyor.

Açık Diyalog

Sunumların ardından oturum soru-cevap bölümüyle devam etti. 16. Yeşil Diyalog’un son oturumu ise gazeteci ve iklim aktivisti Murat Can Tonbil‘in moderatörlüğünde başladı.

Oturumda Gelecek için Cumalar  İstanbul, Ankara ve Bursa,  Gelecek için Aileler, Bodrum İklim Acil, Yokoluş İsyanı ve Yeşiller Meclisi‘nden kişiler söz aldı.  Toplantının devamında katılımcılar, Türkiye’de ekoloji hareketini büyütmek için nasıl bir diyalog ortamı inşa edilmesi gerektiğini tartışmaya açtı.

17. Yeşil Diyalog – ‘Bunun’ Çözümü Var

Türkiye ve Avrupa Yeşiller’i, Yeşil Düşünce Derneği’nin düzenlediği, ‘Bunun’ Çözümü Var: Yaşam ve Gezegen İçin Yeşil Politikalar başlığı ile 12 Aralık Cumartesi günü gerçekleşen 17. Yeşil Diyalog’da buluştu. 

——————–

Yeşil Düşünce Derneği tarafından senede bir kez gerçekleştirilen Yeşil Diyalog buluşmalarının onyedincisi 12 Aralık Cumartesi günü gerçekleşti. Özellikle Covid19 krizi ile derinleşen ve belirginleşen eşitsizliklerin gündelik yaşamda yarattığı sorunlar ve bu sorunlara yeşil politikaların önerdiği çözümlerin konuşulduğu Yeşil Diyalog’un bu yılki teması‘‘BUNUN’ Çözümü Var: Yaşam ve Gezegen İçin Yeşil Politikalar’ oldu. 

İki oturumdan oluşan diyalogda, gazeteci Burak Tatari moderasyonu  gerçekleştirdi. Yeşil Düşünce Derneği Genel Koordinatörü Sevil Turan’ın açılış konuşması ile başlayan ‘Popülist Siyasete Karşı Hak Mücadelesinde Siyasetin Popülerleşmesi’ başlıklı panel ve tartışma oturumunu Yeşil Düşünce Derneği YouTube kanalından izleyebilirsiniz.

İktidar Baskıyı Arttırdıkça Sivil Toplumun Farkındalığı ve Tepkileri Artıyor

Oturumun ilk konuşmacısı Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Milletvekili Sylwia Spurek oldu. Spurek konuşmasında Polonya’da kürtaj hakkının tarihçesini ve bugün gelinen durumu aktardı. Onlarca yıldır kadınların insan haklarına saldırıldığını ve gerici politikalar üreten iktidar kadar, bu politikalara yeterince karşı çıkmayan ve kadın haklarına öncelik vermeyen liberal partilerin de sorumlu olduğuna değindi. Kadınların güçlü bir mücadele yürüttüğünü ifade eden Spurek, Polonya’da iktidarın yeni kürtaj yasağı koyması ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için yaptığı çalışmalara karşı sivil toplumun tepkilerinin önemini aktardı.

Yeşiller Hareketi: Bütüncül ve Samimi Bir Politik Alan

Panel’in ikinci konuşmacısı Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu Eşsözcüsü Mina Tolu oldu. Yeşiller ile LGBTi+ hareketi vasıtası ile tanıştığını söyleyen Tolu, feminist güvenlik politikaları, kürtaj ve cinsel sağlık politikaları, gençlik politikaları, sürdürülebilir turizm, alternatif enerji politikaları gibi pek çok alanda bütüncül ve samimi bir yaklaşım gördüğü için yeşiller içinde yer almak istediğini belirtti. Günlük sorunlara Yeşiller’in verdiği yanıtlara örnekler sunarak konuşmasını tamamladı.

Herkese Nefes Aldıracak Bir Siyaset Anlayışı

Siyasetin yaşamak için verilen mücadelenin kendisi olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Türkiye Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Emine Özkan, bugünkü politikacıların siyaseti sadece  yapılan yatırımların büyüklüğü, birbirleri ile çekişme ve ulusa seslenişlerden ibaretmiş gibi yansıttıklarını ancak siyasetin gerçek işlevinin günlük sorunlara yanıt üretmek olduğunu ifade etti. Şenlikli, şiddetsiz, çoğulcu ve barış içinde, herkese nefes aldıracak bir siyaset kurguladıklarını vurgulayarak yeşil harekete davette bulundu.

Çözümü Olduğu Halde Çözümsüz Bırakılan Sorunlara Alternatif Bir Bakış

Türkiye Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Koray Doğan Urbarlı konuşmasına hayatı daha yaşanabilir kılabilecek ‘çözümü olduğu halde çözümsüz bırakılan’ konulardan örnekler vererek başladı. Bireylerin hayatını zorlaştıran ekonomik yetersizlik, işsizlik, yaratılan güvencesiz ortam, sağlık, eğitim, gençlik politikalarının yetersizliklerini ortaya koyan Urbarlı, alternatif politikalar ile tüm güncel sorunların çözülebileceğini söyledi.

Yeşil Politikalar: Covid-19’dan Çıkış Rotası

Hala Covid-19 krizinin ortasında olduğumuzu ve bu krizden acilen çıkış yolu bulmamız gerektiğini belirten Avrupa Yeşilleri Eski Eşsözcüsü Monica Frassoni adil geçiş için uygun bir zaman olduğunu vurguladı. Covid sonrası için, iklim krizi ile mücadele eden sürdürülebilir bir Avrupa’yı sosyal politikalar ile gerçekleştirmek gerektiğini ve yeşil hareketin politikalarının hazır olduğunu söyleyen Frassoni, Covid ve benzeri pandemileri aşmak ve önlemek için önerilen politikaların görünür kılınması gerektiğini, genç kuşaklar dahil bütün çevrelerde bu bilginin paylaşılması gerektiğini belirtti.

BUNUN Çözümü Var!

Forum olarak gerçekleşen ikinci oturumda Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Emine Özkan,Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Gazeteci Sezin Öney, Ekonomist ve Gazeteci Pelin Cengiz, FYEG Yürütme Kurulu Üyesi Gülce Yeniev, İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, Eğitim Reformu Girişimi Eğitim Politikaları Uzmanı Burcu Meltem Arık, LMU Rachel Carson Center-Münih Doktora Adayı Sevgi Mutlu Sirakova güncel sorunlara ve yeşil hareketin bu sorunlar için önerdiği politikalara dair giriş konuşmaları yaptılar ve sorulara yanıt vermek üzere hazır bulundular. Katılımcılar arasında bir sohbet niteliğinde gerçekleşen oturumda iklim krizinin nedenlerinden Covid19 krizine, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden gıda ve tarım politikalarına, güvencesiz çalışmadan, veganlık ve vejeteryanlığa kadar geniş bir yelpazede sorunlar çözümleri konuşuldu.

İlgili görsel:

12. Yeşil Diyalog – Gıda Toplulukları

13. Yeşil Diyalog

14. Yeşil Diyalog

16. YEŞİL DİYALOG

Proje Paydaşları

Başlangıç ve Bitiş Tarihi

12. Yeşil Diyalog – 20 Aralık 2015

13. Yeşil Diyalog – Kasım 2016

14. Yeşil Diyalog – Aralık 2017

15. Yeşil Diyalog – 15 Aralık 2018

Yer ve Lokasyon

Yeşil Ev (Türkali Mah. Şehit Nuri Sk. No: 18 Beşiktaş, İstanbul)

Kayıt Formu