“Söylediğimiz her yalanla gerçeğe borçlanırız. Er ya da geç, o borç ödenir. Çernobil Nükleer Santralı’ndaki yüksek güçlü kanal tipi reaktörün çekirdeği işte böyle patlar. Yalanlarla!”
Bu cümle geçtiğimiz günlerde yayınlanan 5 bölümlük mini dizi Chernobyl’den. 26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil Nükleer Santralı’nda yapılan bir deney esnasında patlama meydana geldi.
Bir benzeri daha olmayan patlama sonrası senaryolar oldukça vahim boyutta. Resmi makamlar 31 kişinin öldüğünden bahsetse de patlamanın etkinleri hala sürüyor ve temizleme çalışmalarının 2065’e kadar süreceği öngörülüyor. Çernobil’de yaşananlara, bugüne kadar ki haberlere, raporlara ve dosyalara www.nukleersiz.org sitemizden ulaşabilirsiniz.
2014 yılında yine nükleersiz projemiz kapsamında Türkiye’ye getirdiğimiz 3 tasfiye memurunun acı hikayesini de Pelin Batu’nun röportajından okuyabilirsiniz.
2011 yılında Türkçesini yayınladığımız “Çernobil’in İnsan Sağlığına Etkileri” raporuna web sitemizden ulaşabilirsiniz.
Üyemiz Ümit Şahin Hürriyet gazetesine verdiği röportajda “İnsanlar dizide kazanın nasıl örtbas edildiğini görünce, ‘Aynı şey Türkiye’de olsa tam da böyle olurdu’ diyor. Yenilenebilir enerjinin gelişmesiyle nükleer enerji en pahalı enerji üretim biçimlerinden biri oldu. Devri kapanmış ve tehlikeli bir enerji üretim biçiminde ısrar etmenin mantığı yok.” diyor.
Yine aynı yazıda Radyolog Dr. Alper Öktem “Beyaz Rusya’da meme kanseri ve çocuklarda lösemi hastalığında da artış tespit edildi. Felaketin ilk yıllarında Beyaz Rusya, Ukrayna ve bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde kromozom anormallikleri ve ölü doğumlarda, düşüklerde, down sendromu ile doğan bebeklerin sayısında artış oldu. Dünya Sağlık Örgütü Çernobil nedeniyle 9 bin kişinin daha hayatını kaybedeceğini tahmin ediyor. Etkiler genetik değişikliklerle gelecek kuşaklarda da görülecek.” diyor.
Sinop’ta kurulması planlanan santralla ilgili haber ve dökümanları şu linkte bulabilirsiniz.
Akkuyu’da kurulması planlanan santralla ilgili haber ve dökümanları şu linkte bulabilirsiniz.
Çernobil’in etkileri daha uzun süre konuşulacak ve yaşanacak. Bu ve benzeri felaketlerin bir daha yaşanmaması için nükleer karşıtı hareketi çok daha aktif hale getirmemiz gerekiyor.